4 Aralık 2009 Cuma

24 Mart 2009 Salı

İlginç Ayakkabı Tasarımları

Ne derece kullanılabilirler bilmiyorum ama ilginçler :)



























































































15 Mart 2009 Pazar

JTR 2009 Mücevher Tasarım Yarışması



Merhabalar,
JTR - İstanbul Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği ve Mücevher A.Ş'nin birlikte düzenledikleri 2009 yılı Mücevher Tasarım Yarışması'nın teması "Anadolu Mücevherlerinde Selçuklu" olarak belirlenmiş.

Anadolu Selçuklu Dönemi'ne ait tüm sanatsal eserlerin çıkış noktası alınabileceği mücevher tasarımlarının günümüz çağdaş yaşamına uygulanabilir ve kullanılabilir olması gereken yarışmada, her 3 kategoride dereceye girenler yurtdışı eğitim, staj, fuar ziyaret imkanlarıyla ve mansiyon alanlar çalışma grup katılımlarıyla ödüllendirilecekmiş.

Kayıt için:

http://www.jtr.org.tr/yarisma2009/default.asp


Sevgiyle kalın..

4 Mart 2009 Çarşamba


Arkadaşlar,
Herkese merhaba belki "oku oku, yok mu bunun sonu" diyeceksiniz ama ...
yine de bu linkteki kitaplara bir göz atmanızı öneririm.

http://www.ambalajsektoru.com/ambalaj-tasarimi/endustriyel-tasarimcilar-icin-30-temel-kitap.html

Ayrıca tasarım hayatın içinde nereden nereye geldi diye düşünürken daha önce İstanbul Modern'de gittiğim Tasarım Kentleri sergisi aklıma geldi. Kaçıranlar için kitabı da en az sergi kadar güzel ve yararlı.

http://www.ideefixe.com/kitap/tanim.asp?sid=MGTGF6WM4K2KMBMUNDZI

Herkese iyi okumalar ...
Ayrıca Lovemarks , Düş Tolumu, ve Tersten Düşün kitaplarında altını çizdiğiniz yerleri bu blog aracılığıyla paylaşmak isterim.

İpek

2 Mart 2009 Pazartesi

Enteresan Tasarımlar..

Otokeyif adında bir mail gurubuna üyeyim. Oradan gelen bir maili sizlerle paylaşmak istedim.. İlginç ve güzel tasarımlar..
Keyifli günler dilerim..












































































































25 Şubat 2009 Çarşamba

NEYİ SEVDİGİNİ BUL



Çok degil on sene Öncesİne kadar ne sunuluyorsa onu begeniyor onu mükemmel biliyorduk taki ıyı birsey  sunulana kadar gercek tasarımlar yapılana kadar yıllar boyu insanlara sunulan 'senin için bu iyidir'i herkez kabul etmek zorundaydı ;cunku daha ıyısı yapılana dek en iyisi eldekiydi ;ama eldekiler yeterli gelmiyor farklı birseyler arıyordu insanlar sunulanlara icinden sessizcede olsa bu kadarını bende yaparım ıle katılıp küçük bi serzenisde bulunuluyorlardı sadece ; ama ‘degişim zordur vede yaralayıcıdır’ düşüncesi herkezi engelliyordu....oysakı farklı düşünmek fark yaratabilirdi….

KIPIRDANIŞ....

Acaba hangımız okuldayken hocanın anlamayan varmı sorusuna etrafa bakmadan 'ben anlamadım ' diyebildik. yada hangimiz hocaların fikirlerine 'hayır ben buna katılmıyorum' diye bagırabıldık... cogunluktakı aykırı ses olmak zordur çünkü; ama küçük bi silkeniş senin degısmen herkezin degismesi anlamına gelebilir... Neler değişmedi ki" Dünya dönerken, kendi ekseni etrafında dönebilene ne mutlu! Goethe

DEGİŞİM....

zaman içinde bi çok sey degişecek artık yaptıgın hersey eskıyecek belkıde. oturup aglamak yerine çırpınmalısın degısıme ayak uydurmalısın cunku o tasarımdakı sey sensın her zerresıne kadar hemde. her köşesinde her detayında... zamana ayak uydurmalısın ama bazende zamanı kendine uydurmalısın.

degişimin gelişimini  her defasında  gostermelısın....çünkü degişim kaçınılmazdır...

 SIRADIŞI OLMAK....

sıradısı ol yapılmayanı yap ve arastır cunku buna ıhtıyacın olacak; bolcada zamanın.digerlerınden bı farkın olmalı bu 'onun' eserı dedırtebılmelısın herkeze…işte ozaman arkana yaslanıp hayatın tadını cıkartabılırsın

yoksa ;

ya devrın adamı olursun yada kendi devrini yaratırsın... kendi devrini yaratmalısın...

 NEYİ SEVDİGİNİ BUL....

sıradan şeylerle meşgul olmayı bırak ve silkelen artık ordasın olmak ıstedıgın yerde hatta tam ortasındasın yapman gereken şey çok basit : NEYİ SEVDİGİNİ BUL. belki imkansız ulasamıyacıgın bişey olabılır bu ama tutkuyla baglanacagın, hayatını degıstırecek şey kapının tam arkasındayken ona sırt ceviremezsın işte tam orda  git ve onu al.orda sen tek başınasın gerçek ve yalın. ama o sonuna kadar sensın. 

ve sonunda yaptıkların senin hayatta nerede oldugunu belırler;

 tıpkı bi kadına davrandıgın gibi; ya onun hayatında günün 15 dakıkasını gecirdigin bi adam olursun, yada hayatı boyunca unutamayacagı  biri.....

 her alanda kendı devrini yaratan ve hayat boyunca unutulmayan biri olmak dilegiyle….

 ziya aslan

19 Şubat 2009 Perşembe

Heyecan ve ilhamın devam etmesi dileğiyle...

Sevgili Arkadaşlar,

Öncelikle herkese bu çok uzun günde katılımlarınız, katkılarınız, daha da önemlisi dikkatleriniz için çok teşekkür ederim. Ben ders anlatmayı bir tür "sahne performansı" gibi görüyorum. "Sahnede olmanın" en büyük motivasyonu ve ödülü ise, gözlerini size dikmiş, ilgiyle, dikkatle dinleyen seyirciler. Çok teşekkür ederim sizlerle birlikte olmaktan çok keyif aldım.

Tüm paylaşımlardan sizlerden gelen yeni birşeyler yapma heyecanı ve bir dolu ilham olduğu çok belliydi.
Dilerim bu heyecan daha uzun süre devam eder, çünkü hayata ve yaptığımız işe mutluluk katmanın en kestirme yolu, o işle ve çalıştığımız alanla ilgili bir tutku ve heyecan duymamız. Tasarım ne mutlu ki çok dinamik, çok boyutlu ve çok renkli bir alan.

Sunum notları bloga girdi, biliyorum zaman ne kadar uzun da olsa, onca bilgiyi gereğince paylaşmak için dardı. Dolayısıyla bir çok kavram havada uçuştu durdu. Şimdi lütfen kendinize bir kahve ısmarlayıp, sakince sunumun üzerinden tekrar gidin ve kendi yorumlarınızı, örneklerinizi ve fikirlerinizi blogda paylaşın.

Sizlerin sunumları da çok değerliydi. Zaman ayırdığınız ve hazırlandığınız için çok teşekkürler. Goethe'nin dediği gibi "İnsan, insanı insanda tanıyor" . Her bir anlatılan sanatcı kendi alanında devrimciydi ve açıkcası bana yeniden dinlerken bir dolu ilham verdi. Kendi sunumlarınızı elden geçirip, ana noktaların ortaya çıkacağı gibi özetleyip, belki sunum şekline biraz daha tasarım katıp, bu blogda paylaşmak çok zenginleştirici olabilir. Neden sunumlarınızı bu bloga koymuyorsunuz?

Bu arada gelecek buluşmamız için önerilerinizi beklediğimi hatırlatmak istiyorum. Ben Nisan ayı içinde tekrar bir gün ayarlayabilir ve sizlerele bir araya gelebilirim. Bu gelecek buluşmanın herkes adına yararlı olması için lütfen hangi konuları paylaşmak istediğinizi bu blogda önerin.

Son olarak benim size bu blogda açmak istediğim bir tartışma var. Sizce bu yüzyılın, geleceğe imza atacak tasarımcısının özellikleri neler olmalı? Bu konu benim çok ilgimi çekiyor, sizlerin de görüşlerini duymak isterim.

Herkese sevgilerimle

İpek






18 Şubat 2009 tarihli Tasarım Süreçleri Workshop'u Eğitim sunumu için aşağıdaki resmi tıklayınız.



17 Şubat 2009 Salı

Tasarım Süreçleri Workshop'u Eğitim Detayı

Eğitim Konusu : Tasarım Süreçleri Workshop’u
Eğitim Başlangıç Saati : 11.00
Eğitim Bitiş Saati : 17.00
Eğitim Yeri : 1. Bölge Toplantı Odası
Eğitimci : İpek Özel
Eğitime Katılacaklar : Atölye şefleri ve tasarımcıları

Not: Tüm katılımcıların eğitime kendilerini ifade eden bir kıyafetle gelmesi beklenmektedir.

İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü

Tasarımcı Olarak Ben...




Ben Endüstri Ürünleri Tasarımcısı olarak yıllardır belli site ve dergileri takip etmekteyim.Okula ilk girdiğim yıllardan bu yana önüme sunulan sonsuz bilgiler ve olanaklardan eliyerek hala kullandığım ve bana çok şey kattığına inandığım belli başlı etmenler var. Herşeyden önce aylık aldığım 2 tane dergiyi örnek verebilirim. Bunlardan biri Elle dergisi. Şuan piyasada olan bütün dergiler arasından bu dergiyi seçme nedenim gereksiz bir çok bilgiyi, (testler gibi) elemeleri ve sadece o ay trend olanı, moda olanı ve dünyanın yöneldiği akılmarı, moda tasarımcılarınıno yıl veya o sezon nelerden esinlendiklerini çok rahat bir şekilde görebilmem. Ayrıca ünlü sanatçıların ve tasarımcıların hayatları, anıları yada deneyimleriyle ilgili güzel yazılar ve röpörtajların bulunması. Bu dergilere her baktığımda yeni bir görsel veya yeni bir cümle bile keşfedebiliyorum. Ayrıca bu derginin Elle Decor versyonunu da aynı amaçla her ay alıyorum. Sezon başladığında ise Amerika yada İngiltere versyonlarını almaya çalışıorum, en azından farkları görmek yada eklemeler yapmak için. Diğer bir yönden yurt içi ve yurt dışındaki ünlüleri takipetmeye çalışıorum. Bundaki amacım ise 'endorsement' yani ünlülerin yeni çıkan ürünleri desteklemeleri ve moda konusunda öncü olmaları. Dünyanın şuan geldiği noktaya bakılırsa medya önünde olan bütün kişilerin kıyafetlerinden, takılarından ve özel yaşamlarından herşey incelikle irdelenmekte. Bu yüzden Vera Wang, Versace, Armani ,Bulgari, Tiffany & Co.ve bunun gibi başarılı markalar ve tasarımcılar kendi ürünlerini sunmak için önce ünlüleri kullanıyor hatta yeni çıkan ürünlerini hediye olarak ünlülere yolluyorlar. Bu yollarla kendimi piyasanın ve dünyanın izlediği yoldan haberdar olarak besliyorum. Birde müzik var tabi. Her açıdan müziğin benim hayata ve işime karşı yaklaşımımda yarattığı olumlu olan herşeyden en sonuna kadar beslenmeye ve yararlanmaya çalışıoyorum. Bu yüzden Ipod'um benim vazgeçemiyeceğim bir parçam. Bol bol da hayal kuruyorum. Walt Disney'inde dediği gibi;

'Hayal ederseniz yapabilirsiniz. Herşeyin bir fareylebaşladığını unutmayın'!

Önermek istediğim ve yaralı olucağını düşündüpğüm birkaç site:

http://www.style.com/ (bütün tasarımcıların ürünlerine ulaşılabiliniyor)http://www.patriciafield.com/ (sex and the city filminin kostüm tasarımcısı)http://www.wallpaper.com/http://www.i-dmagazine.com/primary_index.htmhttp://www.designboom.com/eng/

Zeynep Tunçer

16 Şubat 2009 Pazartesi


Nasıl besleniyorsunuz?


"Alice Harikalar Diyarında"yı hatırlar mısınız? Alice: Hangi yoldan gitmeliyim?diye sorar. Her daim onun karşısına çıkan ve mantığı temsil eden Cheshire Kedisi: Nereye gitmek istiyorsun? diye cevaplar bu soruyu. Alice nereye gideceğini bilmiyordur. Cheshire kedisinin cevabı oldukca nettir: O zaman hangi yoldan gittiğinin ne önemi var!


Bir tasarımcı için de, nereye gideceğini bilmeden seçilen yolun hiçbir anlamı yoktur. Bu sebeple tasarım bir hedefe yönelik yapılır. Ancak sadece hedefini bilmek de, tasarımcının problemlerini çözmeye yetmez, çünkü tasarım aslında bir sonuç değil, bir süreçtir ve mühim olan en az nereye vardığın kadar, bu yolda nasıl beslendiğindir (çünkü yol boyunca beslenmek, bazen sonucu değiştirebilir.)


Tasarımcılar bu zamanın ruhunu ve insanını en iyi anlayan ve sonra verdikleri ürünlerle bu ruhu (ve insanı) yeniden yaratan simyacılar gibidirler. Bir çok sebeple iyi beslenmeleri, iç görü toplamaları gerekir: Sorunları teşhis etmek için, kavramları anlamak için, ilham almak için, kullanıcıların motivasyonlarını ve duygularını yakalayabilmek için, fark yaratabilmek için ve iz bırakabilmek için.


İçgörü insanların olduğu her yerdedir: yaşamın içindedir. Popüler kültür, "in" olan şarkıların sözleri, en popüler filmler, dergilerin kapak konuları, kültürel motifler, yeni kafe dekorasyonları, yeni çıkan ürünler, popüler olan figürler, meşhur insanlar, moda, trendler, .... hep birer besin kaynağıdır.


Siz tasarımcı olarak nerelerden ve nasıl besleniyorsunuz, nerden ilham alıyorsunuz ve eserlerinizi tasarlarken nerelerden besinlerinizi elde ediyorsunuz ...örnek verebilir misiniz lütfen?


Çarşamba görüşmek üzere

İpek














































Video Ekle

14 Şubat 2009 Cumartesi

Benim kolyem...



Benim için önemli bir anlamı var bu kolyenin...Çünkü; erkek arkadaşımın bana ilk hediyesiydi. Duygusal açıdan, her takdığımda beni çok mutlu ve huzurlu hissettiriyor. Kaybolduğu zaman gerçekten yerini dolduramayacağım bir duygusallıkta bağlıyım. Sahip olduğumuz bazı materyallerin hiç bir yararı olmasına gerek yoktur yahutta maddi açıdan değerinin olması gerekmez. Ama mutlaka onunla ilgili bir duygusal sürece sahibizdir ve bizler için çok değerlilerdir. Kaybolduğunda yahut eskidiğinde aynısını bulamayacağımız yerine konulamayacak şeylerdir zaten bizim içimizi eriten. Beni mutlu hissettiren bu kolyede aynen öyle...:)
Sevgilerle...